Ekrem Çulfa
Okuma bozukluğu olarak da
bilinen disleksi, normal zekaya rağmen okuma problemi ile karakterizedir.
Dislektik bireyler okuma esnasında birçok hata yapmaktadırlar. Bunlardan
bazıları şu şekilde sıralanabilir: · Kelimeleri
hecelemede zorluklar, · Hızlı okumada
zorluklar, · Sesli bir şekilde
okuma yapılırken kelimeleri yanlış olarak telaffuz etme, · Okuma sırasında,
kelimelere hece ya da harf eklemeleri ya da eksiltmeleri yapma, · Satır atlama, · Okuduğunu
anlamada zorluklar. Disleksi, özgül öğrenme
güçlüğünün bir alt türüdür. Özgül Öğrenme Güçlüğü Özgül öğrenme güçlüğünün uzmanlarca
farklı tanımları da bulunmaktadır. Özgül öğrenme güçlüğü, bireyin zekasının
normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen akranlarına göre okuma, yazma ve
matematik gibi akademik alanlarında yaşadığı zorluklar olarak tanımlanmaktadır.
Özgül öğrenme güçlüğü
olan bireylerde sadece akademik konularda değil, aynı zamanda herhangi bir
konuyu algılama, hatırlama ve bilgileri depolamada, kendini diğer bireylere
karşı ifade edebilmede de sorunlar gözlemlenmektedir. Öğrenme güçlüğü terimi
ilk defa Amerikan Öğrenme Güçlüğü Derneği'nin kurucusu olan Samuel A. Kirk
tarafından 1962 yılında kullanılmıştır. Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların
yaşıtlarına göre zekâ ve 5 duyu açısından bir fark olmamasına rağmen konuşmada,
okumada, matematik alanlarında ve sosyal iletişimde gelişimsel olarak
yetersizlikler göstermektedir. Öğrenme güçlüğünün
sebebini beyindeki işlevsel bozukluklardan kaynaklanabilmektedir. Öğrenme
güçlüğünü ise çocukların aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda zihinsel
kapasitelerinin altında bir performans sergilemeleridir. Ayrıca sağır, kör,
fiziksel engeli olan, duygusal olarak rahatsız, eğitim ve öğretim geriliği olan
öğrenciler için farklı müfredatla eğitim verilmesi gerekmektedir. Özgül öğrenme
güçlüğü bireyin yaşı, eğitim durumu ve zekâ düzeyine bakıldığında okuma, yazma
ve matematik alanlarında yapılan standart testlerde beklenenin ciddi anlamda
altında başarı göstermesidir. Öğrenme güçlüğü, nedeni
belli olmayan psikolojik ve nörolojik etmenlerin, bireyin akademik eğitiminde,
dilde ve zihinsel sürecinde gelişiminin bozulmasıdır. Özgül öğrenme güçlüğü,
zekası normal ya da normalin üstünde olan, psikolojik sorunu olmayan, herhangi
bir beyin hasarı olmayan, dilin dört temel becerisinde, akıl yürütme, matematik
becerilerinde güçlük yaşayan, sosyal etkileşim sorunları olan, yaşıtlarına göre
eğitimde daha az başarı sağlayan bireylerdeki durum olarak tanımlanmaktadır. Bireyin
zihin gelişiminin normal olmasına rağmen, akademik işlevlerde meydana gelen
yapısal ve gelişimsel bir problemdir. Özgül öğrenme güçlüğü tanımlamasında
okuma, yazma, matematik, konuşma ve dinleme becerilerindeki sorunlar haricinde
heceleme ve dikkat sorunlarının da olduğu bilinmektedir. Türkiye'de en kabul gören
tanımlama: · Zeka seviyesi
normal ya da normalin üstünde olan, · Primer psikolojik
problemi olmayan, · Herhangi bir
beyin hasarı bulunmayan, · 5 duyunun
herhangi birinde bir problemi olmayan, · Bireylerle
iletişim kurmada sorun yaşayan, · Dört temel dil
becerisinde ve matematik becerisinde zorluklar yaşayan bireylerdeki durumdur. Bu zamana kadar yapılmış
tanımlamalarda birçok ortak nokta görülmektedir. Bunlar genel olarak; okuma,
yazma, dinleme, düşünme, matematik alanlarında ve sosyal alanlardaki
güçlüklerdir. Özgül öğrenme güçlüğünün
yaygınlık oranı %2 ile %10 arasında olduğu bilinmektedir. Fakat okul çocukları
arasında yapılan araştırmada özgül öğrenme güçlüğünün yaygınlığının %5 ile %15
arasında olduğu belirtilmektedir. Aritmetik güçlüğü olan,
aritmetik ve okuma güçlüğü olan ve yalnızca okuma güçlüğü olan 9 ve 10
yaşlarındaki 1206 çocuk üzerinde epidemiyolojik bir araştırmada; aritmetik
güçlüğüne sahip olan her iki grupta da kız ve erkek çocuklarındaki özgül
öğrenme güçlüğünün görülme sıklığı eşitken okuma güçlüğü olan gruptaki özgül
öğrenme güçlüğünün görülme sıklığı erkek çocuklarında kız çocuklara göre daha
fazla bulunmuştur. Okuma güçlüğünün
görülme sıklığı erkeklerde kızlara oranla daha yüksektir. Özgül öğrenme güçlüğünün ülkemizde
görülme sıklığı %1 ile %30 arasındadır. Ülkemizde özgül öğrenme
güçlüğünün tanısı genellikle ilkokul 1. ve 2. sınıfta okuma ve yazmanın
başlamasıyla konulmaktadır. Tanının geç konulması, özgül öğrenme güçlüğü olan
çocukların eğitimi açısından geç olabilmektedir. Bu durum da hem maddi hem de
manevi açıdan aileyi ve çocuğu zora sokmaktadır. Manevi açıdan durumu
değerlendirecek olursak, çocuk okulda uyum sorunları yaşayabilmekte, eğitim
hayatında yaşıtlarına göre daha kötü bir performans sergilediği için okula
karşı olan tutumu da negatif olabilmektedir. Bunun yanında eğitimcilerin de bu
konuyu çok iyi bilmemesi sebebiyle bu çocukların eğitime geç alınması,
çocukların akademik başarısını etkilemektedir. Hem ülkemizde hem de yurtdışında
henüz okul öncesi dönemde ÖÖG tanısını koyan bir test geliştirilememiştir.
Fakat okul öncesi dönemde ÖÖG belirtilerini gösteren çocuklar için erken
müdahale programları geliştirilmiştir. Bu müdahalenin okul öncesi dönemde
yapılması durumunda ise çocuğun gelecekteki akademik başarısına ve psikolojik
durumuna olumlu etki etmesi beklenmektedir. Sorunun çözülebilmesi ve
farkındalığın artırılması için eğitimcilere ve ailelere seminerler verilebilmeli
ve böyle bir durumla karşılaştıkları zaman geç kalınmadan uzmanlara
başvurmaları sağlanabilmelidir. Eğitimciler, gerek okul öncesi dönemde gerek
okul döneminde ÖÖG tanılı çocuklara göre müfredatta değişiklik yapmalıdır. Okul
döneminde ise ÖÖG tanılı çocukların eksiklikleri belirlenerek uygun stratejiler
uygulanmalı, grup çalışmalarına ağırlık verilmeli, derse olan katılımları
artırılmalı, verilen ödevler ve ders anlatımları açık, kısa ve net ifadelerle
sunulmalı, konular basitten zora doğru aşama aşama olarak izlenmeli, çocuğun
başarısı ödülle desteklenmeli ve aileleriyle sürekli olarak iletişim halinde
olunmalıdır. Özgül öğrenme güçlüğünün
kesin nedeni hala keşfedilememiştir. Özgül öğrenme güçlüğünün nedenleri
arasında genetik, nörolojik ve çevresel sorunları örnek gösterebilmektedir.
Doğum öncesinde, doğum esnasında veya doğum sonrasında bebeğin beyninde
oluşabilecek herhangi bir hasar sonucunda merkezi sinir sisteminin etkilenmesi
sebebiyle özgül öğrenme güçlüğünü oluşturabilmektedir. Özgül öğrenme güçlüğünün
bir alt dalı olan disleksinin sebebinin fonolojik işlevlerdeki bozukluktan
kaynaklandığını ve bu sorun sebebiyle harfleri sese dönüştürmede zorluk
yaşadıkları belirtilmektedir. Özgül öğrenme güçlüğünün
erkeklerde kızlara oranla daha fazladır. Öğrenme güçlüğü çeken bireylerin
%72'sini erkekler, %28'ini ise kızlar oluşturmaktadır. Öğrenme güçlüğünün
erkeklerde kızlara göre 3 ile 10 kat daha fazla görülmektedir. KAYNAKÇA AMERICAN PSYCHIATRIC ASSOCIATION (1994).
Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorder. 4th Ed. Washington DC:
American Psychiatric Association. KIRK SA, BATEMAN B (1962). Diagnosis and
remediation of learning disabilities. Exceptional Children, 29(2): 73-78. KORKMAZLAR Ü (2003). Özel Öğrenme
Bozukluğu: Değerlendirme ve Özel Eğitim. İstanbul: Özel Okullar Derneği Yayını. ŞENEL-GÜNAYER H (1998). Okuma güçlüğü olan
ve olmayan ilkokul öğrencilerinin okuma düzeylerinin ve dislektik
özelliklerinin karşılaştırılması. (Doktora Tezi). Ankara Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Ankara. Uzman
Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA busra.kara@icloud.com
busra.kara@icloud.com
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Yazarın diğer yazıları
BOŞANMA SÜRECİ
- 14/05/2024
Boşanma, evlilik birliğinin resmi olarak sonlandırıldığı bir hukuki süreçtir. Boşanma süreci genellikle üç aşamadan oluşur: Boşanma öncesi, boşanma sırası ve boşanma sonrası.
DEPRESİF GENÇLER VE DEPRESİF EBEVEYNLER
- 01/02/2024
Depresif gençler ve depresif ebeveynler, günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Depresyon, hem gençlerin hem de ebeveynlerin yaşam kalitesini, sağlığını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur.
ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN YEME BOZUKLUKLARI
- 01/06/2023
Beslenme kriteri bireyin yaşamını devam ettirebilmesi, sağlıklı olmak ve büyümenin devamı için çok önemlidir.
“BANYO YAPMAK İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ”
- 24/04/2023
Bazen anne babalar bebekken sudan çıkmak istemeyen çocuklarının büyüdükçe yıkanmak istemediklerinden ya da el ve ayaklarını yıkamaya tepki gösterdiklerinden yakınırlar.
“ÇOCUĞUMUZDAN BOŞANIYORUZ”
- 23/03/2023
Anne babası çatışma halinde olan çocukların, anne babalarından anlayış ve sabır gibi beklentileri olur.
AKRAN ZORBALIĞI
- 01/02/2023
Akran zorbalığı, çocukların kendi yaş gruplarında olan bir ya da birkaç kişiye; sosyal, fiziksel, sözlü ve cinsel olarak zarar vermeleridir.
TERKEDİLME KORKUSU
- 12/01/2023
Yeni bir ilişkiye başlama ihtimali olduğunda nasıl olsa bu da beni terk edecek diye düşünüp hiç başlamamayı tercih ediyor musunuz ya da tam tersi çok fazla ısrarcı oluyor musunuz?
ÇOCUK İLE YETİŞKİN
- 21/12/2022
Çocuk ile yetişkinin arasındaki sorunların pek çoğu, çocukların olgunlaşmaları için onların zamana ihtiyaçları olduğunu dikkate almamaktan kaynaklanır.
OKULA GİTMEK İSTEMEYEN ÇOCUKLARI OKULA HAZIRLAMA
- 09/09/2022
Çocuklara okulu evde sevdirmeye başlamak gerekmektedir. Okuldan bahsetmeyi doğru zamanda, doğru koşullarda, çocuğunuz sıkıldığında veya evin yetersiz olduğu zamanlarda yapın ki çocuğunuz okula heveslenebilsin.
Devamı