Ekrem Çulfa
Panik Atak
Panik atak; çarpıntı, kalp hızında artış, terleme, titreme, göğüste sıkışma, bulantı, nefes daralması, boğuluyormuş hissi, gerçekliğin kaybolması, uyuşma, kontrolü kaybetme, delirme ve ölüm korkusu, üşüme ya da ateş basması, baş dönmesi, bayılacakmış hissi, sersemlik hissi gibi belirtilerin en az dördünün eşlik etmesi durumudur. Birden başlar ve ilk on dakika içerisinde en şiddetli seviyeye ulaşır. Bazı panik ataklar beklenmedik bir şekilde çevresel bir tetikleyicinin olmadığı zaman ortaya çıkabilir. Bazıları ise korku duyulan uyarıcı ile karşılaşıldığında yani duruma bağlı olarak ortaya çıkabilir. Örneğin, köpek fobisi olan biri sokakta köpekle karşılaştığı zaman panik atak yaşayabilir. Durumsal yatkınlık gösteren panik ataklarında ise her zaman duruma bağlı tetikleyicinin eşlik etmesi söz konusu değildir ve durumdan hemen sonra değil daha sonra ortaya çıkabilir. Mesela kişi en çok araba kullanırken atak geçiriyor olabilir ama araba kullanırken panik atak geçirmediği zamanlar da vardır, araba kullanmayı bıraktıktan bir saat sonra atak yaşadığı zamanlar da…
Panik atak geçirdikten sonra en az bir ay süre içerisinde tekrar panik atak geçireceğine dair sürekli kaygı duyma ve buna bağlı davranışlarda değişiklik gösterme durumuna panik bozukluk denir. Panik atağın sonuçlarıyla ilgili olarak, kontrolünü kaybedip delirmekten ya da kalp krizi geçirip ölmekten derin bir üzüntü duyma ve kaygılı davranışlar sergileme görülmektedir panik bozukluklarda. Panik bozukluk yaşayan kişilerin, hayatını tehdit eden bir hastalık geçirmekten korktukları için doktor doktor gezdikleri görülmektedir. Çoğu hasta panik bozukluk yaşadığı için utanç duyar ve çevresindekilerden saklamaya çalışır.
Panik bozukluğa agorafobi de eşlik edebilir. Agorafobi, panik semptomların çıktığı anda yardım edilemeyeceği ve kaçması zor yerlerde olmaktan kaygı duymaktır. Ev haricinde bir yerde bulunma, evde tek başına olma, yanında birisinin olmaması, dışarıda kalabalıkta olma, otobüs ya da uçakla seyahat etme gibi durumlar kişiye kaygı verebilir. Kişi, bu gibi durumlarla yanında biri olduğunda daha kolay başa çıkabilir. Korku duyduğu durumlar sebebiyle kişi gündelik yaşamını sürdürmede zorluk yaşayabilir. Örneğin, pazar alışverişine çıkamayabilir, tek başına doktora gidemeyebilir.
NEDENLERİ:
Panik bozukluğun nedenleri biyolojik, fizyolojik ve psikolojik olabilir. Genetik olarak, panik bozukluk geçmişi olan ailelerin çocuklarının da panik bozukluk geliştirdiği görülmektedir.
Diğer bir yandan beynin locus ceruleus bölgesindeki norepinephrine adlı kimyasalın yetersiz salgılanması da panik atağa sebep olabilir. Ayrıca serotonin seviyesindeki farklılıklar da panik bozukluğa yol açabilir. Özellikle bayanlarda menstruasyona dönemi öncesinde progesterone adlı hormonun salgılanması, menstruasyona bağlı progesterone seviyesindeki değişiklikler, serotonin ve gamma-aminobutyric asit (GABA) sistemlerinin dengeli çalışmamasına neden olur ve bunun da panikle ilişkilendirildiği görülür.
Psikolojik nedenlerin panik bozukluk geliştirme de önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Kişiler vücutlarındaki değişikliklere çok hassastırlar ve bu değişiklikleri çok negatif olarak yanlış yorumlarlar. Bu yanlış yorumlamalar felaket düşünce sistemlerinin oluşumuna neden olur. Örneğin, kişi kalp atışlarının hızlanmasını kalbi yerinden çıkacakmış gibi yorumlayıp, kalp krizi geçirip öleceğine kendini inandırır. Bu düşünce tarzı da kaygıyı ve sinir sistemini harekete geçireceğinden kişinin panik atak yaşama olasılığı artacaktır ve bu bir kısırdöngü halini alacaktır. Özellikle kişi geçmişte yaşadığı ataklarla vücudundaki benzer değişikliklere hassasiyet göstererek bunları ilişkilendirecek ve korku geliştirecektir.
TEDAVİ:
Tricyclic antidepresanlarla norepinephrine seviyesinin yükseltilmesi sağlanır. Selective serotonin reuptake inhibitörlerle serotonin seviyesi yükseltilir. Benzodiazephrineler; GABA, norepinephrine ve serotonin salgılanmasını düzenler.
Bu ilaç tedavilerinin dışında Bilişsel- Davranışçı Terapi kullanılır. Terapide amaç hastayı kaygı duyduğu durumlarla yüzleştirmek ve rasyonel olmayan düşüncelerin ve kaygılı davranışların değiştirilmesine yardımcı olmaktır. Hastaya kaygısıyla baş edebilmek için nefes alıp verme ve kas rahatlatma egzersizleri öğretilir. Tedavi esnasında danışan ve terapist birlikte çalışır. Terapist seans içinde danışanın kaygı seviyesini artıracak görevler yaptırarak bunun kontrol altında olduğunu ve bununla baş edebildiğini göstererek, danışanı kaygı yaratan durumlara alıştırır. En az korku duyulan durumdan en çok korku duyulan durumların listesi yapılır. En hafiften başlayarak, en az korku duyulan duruma danışan yavaş yavaş maruz bırakılarak sistematik duyarsızlaştırma sağlanır. Terapide semptomların sağlıklı yorumlanması ve doğru düşünme yöntemleri öğretilir.
NOT: Bu yazı bilgi vermek amaçlıdır. Kendinizde ya da herhangi bir yakınınızda panik bozukluk olmasından şüphelendiğiniz takdirde lütfen profesyonel yardım alınız.
Psikolojik Destek Hattı 0505 767 58 85