Ekrem Çulfa
Çok sayıda insanın birlikte veya aynı nedenle kendi yaşamlarına son vermesi toplu intihar olarak adlandırılır. Son dönemde ülkemizde yaşanan “siyanürle intihar eden aile” vakaları da familicide terimi altında incelenebilir. Familicide, aile üyelerinden bir tanesinin diğerlerini (ve kendisini) öldürmesi/bilerek ve isteyerek ölümüne neden olmasıdır. Ülkemizde yaşanan familicide olayları genel olarak ekonomik sıkıntılar ve işsizlik nedeniyle gerçekleşti. Art arda bunca benzer vakanın olması Werther Etkisi olarak kabul edilebilir. Bu fenomen adını, Goethe’nin yazdığı Werther’in Acıları adlı kitabı okuyan ve ardından benzer sorunlar nedeniyle intihar eden gençlerden alır. Ekonomik sıkıntılar ve işsizlik, her ne kadar yaşamı epey zorlaştırsa da tekrar eden bu ailece intiharları açıklamakta yetersiz kalıyor. Nihayetinde intihar davranışı patolojiktir. İntiharın olduğu yerde psikolojik rahatsızlıktan ve çaresizlikten söz edilebilir. Örnek vermek gerekirse, İstanbul Fatih’te yaşanan ve dört kardeşin hayatlarını kaybettiği familicide vakasında (siyanürle intihar) en son ablanın öldüğü tahmin ediliyor. Ayrıca aile içe kapanık bir yapıda, komşularıyla görüşmüyorlar. İzole bir hayat yaşadıkları ve toplumdan kopuk oldukları biliniyor. Evde antidepresan ilaçların bulunduğu bilgisi de var. Hatta bilgisayar başından kalkmayan, obezite ihtimali olan sağlıksız bir hayat yaşadıklarından söz ediliyor. Yani gerçekten de aslında psikolojik problemler bu vakalarda en önemli rolü üstleniyor. Aynı zamanda paylaşılmış paranoyadan da bahsedilebilir. Paylaşılmış paranoya en genel haliyle aile bireylerinin birbirlerinden fazlaca etkilenerek dış dünyayı ve insanları tehlike olarak görmeleri, benzer davranışlar (eve kapanma, davranış bozuklukları) sergilemeleri, sadece birbirlerine güvenmeleri ve diğer tüm insanlara güvensiz ve uzak olmalarıdır. Bu tehdit hissini belli etmemek için de iyice içe kapanırlar ve bu hissiyatları kendi içlerinde yaşamaya devam ederler. Bu kapalı hayat psikotik sanrılara yol açabilir. Psikotik sanrı durumunda “onursuz yaşamaktansa ölmek daha iyi” şeklinde düşünceler gelişebilir. Nitekim edinilen bilgilere göre bahsi geçen kardeşlere yardım teklifi edilmiş fakat kendileri sıcak bakmamış. Hatta bir arkadaşlarına bu durumu “onursuzluk” olarak tanımladıklarından bahsediliyor. Paranoid kişilikler nihayetinde korku içinde yaşarlar ve aldıkları kararlar da bu korku odağı ile gerçekleşir. En başta bahsettiğimiz ekonomik sıkıntılar, işsizlik gibi faktörlerin etkisi burada ortaya çıkar. Senelerce böyle devam edeceğine hiç devam etmesin şeklinde bir düşünce benimsenmiş olabilir. Ailenin toplumdan kendini bu denli soyutlaması ve sıkıntılar karşısında çevre yardım teklif etmiş olabilir fakat bu yardım kabul edilmediğinde kenara çekilmek yerine sosyal yardım kuruluşlarından veya devletten destek istenmelidir. Üst üste bu vakaların yaşanmasının ardından toplumun bu tarz ailelere daha dikkatli ve hassas davranacağı inancındayım. Dört kişilik ailenin sürekli birbirlerinin paranoyalarını, umutsuzluklarını, mutsuzluklarını –istemeden bile olsa- beslemeleri, kaçınılmaz sonu hazırlar. Bu nedenle herkesin çevresinde yaşayanlara karşı daha duyarlı olması gerekir. Sizin de etrafınızda böyle bir durum yaşadığını düşündüğünüz insanlar varsa mutlaka yardım almaları gerektiğini bilmeli ve elinizden geleni yapmalısınız. Daha fazla bilgi için arayabilirsiniz.
ekremculfa@gmail.com
İstanbul Psikolojik Danışman Telefon Numarası 0532 158 3555
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Yazarın diğer yazıları
UÇUŞ KORKUSU (Aviofobi) ile BAŞETMEK
- 07/12/2019
Sadece 4.5 milyonda bir kaza riski olan uçak yolculuğundan korkabilmemizin nedeni aslında karada yaşamaya alışık olmamızdan kaynaklanıyor. Uçmak için evrimleşmedik ve uçarken bunu bir yabancı gibi deneyimliyoruz.
KADINA ŞİDDET ve ETKİLERİ
- 03/12/2019
Dünya Sağlık Örgütü şiddeti, “sonucunda yaralanma, ölüm, psikolojik hasar, gelişimi bozma gibi zararlar veren ya da verme potansiyeli olan şekilde başka biri, gruba, ya da topluma karşı fiziksel gücün bilinçli ve kasıtlı kullanımı” şeklinde tanımlar.
ÖFKEYİ TANIMAK ve KONTROL ETMEK
- 25/11/2019
Öfke duygusunun ortaya çıkışı, doyurulamamış istekler ve karşılanamamış beklentilerden kaynaklanır. Yetersizlik, korku, kaygı, anlaşılamama ve yalnızlık gibi duyguların anlaşılması, paylaşılması ve doyurulması gerekir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
- 17/11/2019
Travmatik bir yaşantıdan sonra verilen stres tepkileri, anormal bir duruma verilen normal tepkilerdir fakat çoğumuz genellikle kendiliğimizden iyileşebiliriz. Bazılarımız ise verdikleri stres tepkisi süresinin uzar ve travma sonrası stres bzk oluşur.
Ergen Psikolojisi
- 17/11/2019
Doğduğundan beri ebeveyn yönetimi ve etkisi altında olan, hatta anne-babasına hayranlık duyan birey, ergenlikle birlikte başkaldırmaya ve ailesiyle çatışmaya başlar. Ailedense çevre ve arkadaşlarının onayı birey için daha fazla önem taşımaya başlar.
Obsesif-Kompulsif Bozukluk
- 17/11/2019
Toplumda oldukça sık karşılaşılan Obsesif-Kompulsif Bozukluk, takıntılı düşüncelerin günlük yaşamı etkileyecek hale gelmesi ve günlük aktivitelerimizi kısıtlaması durumunda konulan bir teşhistir.
Alkol Bağımlısı Yakınlarına Tavsiyeler
- 17/11/2019
Tüm vücutta en çok beyin hücrelerini etkileyen alkol bağımlılığı hayati risk taşıyor. Anti-sosyal Kişilik Bozukluğu, Depresyon, Borderline gibi rahatsızlıklara eşlik edebildiği gibi tek başına da toplumda oldukça sık görülüyor.
Ergenlik Psikolojisi
- 12/11/2019
Doğduğundan beri ebeveyn yönetimi ve etkisi altında olan, hatta anne-babasına hayranlık duyan birey, ergenlikle birlikte başkaldırmaya ve ailesiyle çatışmaya başlar. Ailedense çevre ve arkadaşlarının onayı birey için daha fazla önem taşımaya başlar.