Ekrem Çulfa
Kadınlar cinselliği ilişkisel olarak hem sevgi ve şefkatin hem de arzunun içinde olduğu bir bütün olarak yaşamaya eğilimlidirler. Oysa erkek cinselliği sadece haz odaklı, dolayısıyla da bir ilişki içinde olmadan, sadece o ana yönelik bir arzu şeklinde yaşanılır. Paralı seks endüstrisi işte bu sosyal fark üzerinde kurulmuştur. Kadınlar kendi bedenlerinin bir haz nesnesi olduğunu erkeklere oranla çok ileri yaşlarda keşfederler, çoğunlukla evlilik içindeki görevlerden birisi ya da en fazla sevginin bir göstergesi olarak yaşarlar. Dolayısıyla odaklandıkları nokta haz değil, içinde bulundukları ilişkidir. Bu duruma koşullandırılarak yetiştirilirler. Etraflarındaki aile, televizyon, popüler basın bu anlamı yaratmak için uğraşır durur. Dolayısıyla mesela bir TV dizisinden yola çıkarak, basında kadınların evlatlarının ameliyatı için bir gecelik bir ilişkiye katlanıp katlanamayacakları uzun uzun tartışılırken, aynı soruyu erkeklere “baba” olarak sormak neredeyse komik olacağı için hiç gündeme bile gelmemiştir. Çünkü böyle bir ilişki kadının kendi “namusunu” sorgulamasına yol açarken, erkek için böyle bir sorun yoktur, varsayılan onun her hal ve şartta durumun tadını çıkaracağıdır. Yani cinsellik kadınlar için önce toplumsal değerlerle ilişkili bir deneyim iken, erkekler için daha çok haz merkezli kurulmaktadır. Kadınlar da çoğunlukla bu durumu hiç sorgulamadan içselleştirmektedir. İşitsel ve görsel medya cinsellik konusuna, sadece uzmanlara hastalıkları sorma biçiminde hastalık odaklı yer vermemeli, cinsel sorunların arkasında olan kadına geleneksel bakış açısını da sorgulamalıdır. Bunu belleklerde taze olan ve o sırada gündemde olan dizileri tartışarak yapmak uygun bir seçim olabilir. Kadınlar aslında çoğunlukla cinselliği sevgi, şefkat ve haz bütünselliği içinde algıladıkları için daha doyumlu bir cinsel yaşam sahibi olma potansiyelleri erkeklerden daha fazladır. Cinselliği ötekini sevmekten ayırarak aşkı, bir yakınlığın, sevginin ve hatta şefkatin bir parçası olarak algılayan kadının eğer toplumsal ketler olmasa, cinselliği bir ilişki bütünselliği içinde yaşama ve haz alma kapasiteleri erkeklere oranla çok daha fazladır. Ayrıca biyolojik olarak da kadın bedeninin haz alma, orgazm olma kapasitesi sınırsızdır. Erkeklerin cinsel ilişkiye girebilme ve üreme potansiyellerinin en ileri yaşlara dek azalarak da olsa var olmasına karşılık, kadınların haz alma ve orgazm olma kapasiteleri yaş ya da süre ile sınırlı değildir. Menopoz sonrasında sadece anne olma kapasiteleri biter. Ancak biyolojik ve psikolojik olarak sahip oldukları bu cinsel haz alma ve sonsuz orgazm olabilme avantajı sürer. Bazı antropologlar bu biyolojik avantajın kadınların başına sorun açtığını ve ataerkil toplumların temelinde bu kıskançlık olduğunu iddia ederler. Kadının sonsuz potansiyelini mümkün olduğu kadar da kontrol etmeyi istemek gene bu biyolojik eşitsizlikten çıkmaktadır. Bu durumda, bizim düşünmemiz gereken, eğer bir kadının cinsel haz alma ve orgazm olma kapasitesi erkekler ile kıyaslandığında çok daha engin ise, bu potansiyeli kullanmamızı engelleyen nedenler nelerdir? Kadınların cinsel haz almalarında bu kadar tehlikeli olan, kontrol edilmesi ve baskı altına alınması gereken şey nedir? Kadının keyfini engellemenin ve cinsel potansiyelini kullanmasını kontrol etmenin aslında erkeklerin kadınlara kıyasla çok daha kırılgan olan cinsel potansiyellerinden kaynaklandığı düşünülebilir. Kaynak: Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği Bilgilendirme Dosyası – 5 "Kadın Cinselliği" Yüksel Köksal Sosyolog & Aile danışmanı & Cinsel Terapist Whatsapp destek ve randevu hattı: 0535 433 66 20 Mylife Danışmanlık randevu hattı: 0544 724 36 50
yukselkoksal10@gmail.com
Modern toplumlarda kadınlar için cinselliğin anlamı da farklıdır.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Yazarın diğer yazıları
BERTRAND RUSSELL’IN ‘MUTLU OLMA SANATI’ İSİMLİ KİTABINDAN ÇIKARILACAK 6 DERS
- 05/04/2019
Tarihin en büyük filozoflarından Bertrand Russell’ın aykırı kitaplarından ‘Mutlu Olma Sanatı’, ufkunuzu geliştirip bakış açınızı değiştirecek yaklaşımlar sergiliyor. İ
ANNELİK VE CİNSELLİK İKİLEMİNDE YANLIŞ BİLİNEN KONULAR
- 31/03/2019
Anne olmak isteyen kadınlar farklı nedenlerle doğal ilişki içinde çocuk sahibi olamayabilirler.
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ VE KURTULMA ÖNERİLERİ
- 09/03/2019
Toplumda çok fazla önemsenmiyor ama özgüven eksikliği çocuk yaşlarda başlayıp yetişkin dönemde; depresyon ve sosyal fobi gibi rahatsızlıklara yol açabiliyor.
Pedagojide güvenli bağlanma nedir?
- 22/02/2019
Çocukların kimliklerini oluşturabilmesi, benliklerini tanıyabilmesi ve karakterini zarara uğratacak tehlikelerden korunabilmesi için en önemli yapı güvenli bağlanma köprüsüdür.
DUYGUSAL VE FİZİKSEL İHTİYAÇLARIMIZ İLİŞKİLERİMİZİ NASIL ETKİLER?
- 10/02/2019
İhtiyaçlarımız bizi motive eder, yönlendirir ve harekete geçirir. Var olan enerjimizi ihtiyaçlarımızı tatmin etmek için harcarız.
HAYATINIZIN AŞKINI BULAMAMANIZIN ALTINDA YATAN 5 SEBEP
- 04/01/2019
Hayatınızın Aşkı Diye Bir Şey Aslında Hiç Yoktur
AYNA HASTALIĞI: DİSMORFOFOBİ
- 03/11/2018
Dismorfofobi olarak da bilinen beden dismorfik bozukluğu, dünya çapında sıkça görülen şiddetli bir zihinsel rahatsızlıktır.
BİÇTİĞİNİ BEĞENMİYORSAN EKTİĞİNE BAKACAKSIN
- 27/01/2018
Geçen gün yakışıklı bir delikanlı ile tanıştım, 12 yaşlarında olmasına rağmen lise çağlarındaymış gibi olgun ve mükemmel bir delikanlı. Annesi ANA-BABA FARKINDALIĞI eğitimi sınıflarımdan birindeydi ve en heyecanlı öğrencilerimdendi.
KARNEDE Kİ KÖTÜ NOTLARIN SORUMLUSU KİM?
- 25/01/2018
Çocuklarımız çalışmalarının karşılığını ellerine tutuşturulan bir karne ile size getirecekler ve belki de bazılarımız sonuçtan fazla memnun kalmayacak.
Devamı