Ekrem Çulfa
BOŞANMA VE STRES Evlenme gibi boşanma da bir DURUMDUR ve bu duruma yol açan çok sayıda
sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik faktör bulunmaktadır. Eşler beraberliklerini sürdürmelerinin imkansız olduğunu anladıkları zaman
boşanma yolunu seçerler. Boşanma karşılıklı anlaşılarak alınmış ortak bir karar
olsa bile, insan hayatında birçok değişikliği de beraberinde getiren çok
önemli bir stres kaynağıdır. Bir evliliğin sona erdirilmesi taraflar için birçok problemi de
beraberinde getirir. Bu problemlerin boyutu ve şiddeti, evlilik süresinin
uzunluğu ve çocukların sayısı ile doğru orantılı olarak artar. Kısa süreli evliliklerde - eğer çocuk da yoksa- tarafların yüklendiği
stres, başlangıçta ailelerin yaptıkları maddi harcamalar ve bir evliliği
sürdürmek konusundaki başarısızlık duygusundan kaynaklanır. Ayrıca taraflardan
birisinin diğerini açık olarak istememesi durumunda da reddedilen tarafın
incinen gururunu onarması zaman alır. Erkeğin reddedildiği bazı durumlarda ,
hoş olmayan tavır ve davranışların ortaya çıkmasına, fiziki güç kullanmasına
ve saldırganca davranışların görülmesine rastlanabilir. Kısa süren evliliklerde; bir taraftan ortak kazanılanların fazla
olmayışı, diğer taraftan ortak kazanılanların fazla olmayışı, diğer taraftan
eşlerin her ikisininde önlerinde yaşanacak bir hayat ve beklentilerinin olması,
yeni bir uyum yapmayı ve boşanmadan doğan stresi yenmeyi kolaylaştırmaktadır. Ancak uzun süren evliliklerde; karı-kocanın beraberlikleri süresinde ortak
olarak biriktirdiklerini - her iki tarafıda ikna edecek dürüstlük ve hakkaniyet
ölçüleri içinde- paylaşmaları mümkün olmamaktadır. Gerçekten de, iki kişinin
ortak olarak sürdürdükleri hayat içinde kazanılan herşey konusunda hangi
tarafın daha çok hakkı olduğuna karar vermek imkansızdır. Bir taraftan uzun
yılların biriktirdiği olumsuz duygular, diğer taraftan böyle bir bölüşmenin
tarafları memnun edecek biçimde yapılmaması ve hepsinden önemlisi kişilerin
gelecekle ilgili beklenti ve şanslarının bir hayli sınırlanmış olması yüzünden,
uzun süren beraberliklerin ayrılıkla sonuçlanması, taraflar için son derece
önemli bir stres sebebidir. Uzun yıllarını belirli bir kişi ile geçirmiş, olumlu veya olumsuz birçok
alışkanlık edinmiş ve ortak dostlar kazanmış olan kişi; evinde,
alışkanlıklarında, dostlarında hatır sayılır değişikliklere katlanmak zorunda
kalacaktır. Bir de bütün bu sayılanlara ortak çocukların paylaşılma zorunluğu
ile ilgili güçlükler eklenirse, boşanmış eşlerin karşı karşıya oldukları
zorluklar konusunda çok basit düzeyde bir fikir edinilmiş olur. Bir başka önemli konu da, eşlerin - kaçınılmaz olarak zaman içinde
karşılıklı oluşan- birbirleri ile ilgili olumsuz duygu ve düşüncelerinin onları
zorlaması, gerginlik yaratması ve dolayısı ile ruh ve beden sağlığını olumsuz
etkilemesidir. Bu sayılanların dışında eşlerden birinin, ya evlilik içinde
geliştirdiği bir beraberliğe yönelmesi veya boşanmanın hemen ardından yeni bir
beraberlik içine girmesi, yalnız kalan eş için ayrı ve önemli bir stres
kaynağıdır. Durum, yeni bir beraberliğe yönelen kişi açısından da çok kolay
değildir. Çünkü uzun yılların getirdiği alışkanlıkları kısa sürede terk edip,
yeni beraberliğin yeni şartlarına uyum sağlamak da zaman alacak zahmetli bir
durumdur. Boşanma, uzun yıllar içinde kazanılmlş maddi imkanların sağladığı belirli
bir konfor ve rahatlığın da terk edilmesini zorunlu hale getirir. Eşlerin-
birinin veya her ikisinin çok varlıklı olmaları durumu dışında- hayat
standardında kaçınılmaz olarak bir düşüş olur ve daha sınırlı yaşamak
zorunluluğu ortaya çıkar. Bu da hayatın bütününü ilgilendirdiği için,
kişilerin hayatında çok önemli bir stres kaynağı oluşturur. BOŞANMA VE ÇOCUK: Boşanmanın en olumsuz yönlerinden birisi de çocuklar üzerindeki etkisidir.
Hangi yaşta olurlarsa olsunlar, çocuklar anne ve babalarını mutlu görmek
isterler. Özellikle bir ayrılığa tahammül etmek ve anlayışla karşılamak
konusunda çok zorlanırlar. Çocukların yaşı küçüldükçe, bu ihtiyacın ve güçlüğün
şiddet ve yoğunluğu da artar, çünkü cinsiyetleri ne olursa olsun, çocuklar anne
ve babalarına farklı ihtiyaçlarla bağlıdırlar. Bunu anne ve babanın tek başına
karşılaması mümkün değildir. Anne ve babanın beraber yaşarken dikkat
etmeyebilecekleri bu özellik, ayrıldıktan sonra bütün şiddeti ve ağırlığıyla
tarafları zorlayan önemli bir stres kaynağı olur. Çocuk güven duygusun hayatının ilk yıllarında sevgi nesneleri ile olan
ilişkisi içinde kazanır. Çocuk için en temel ve vazgeçilmez sevgi nesneleri
anne ve babadır. Anne- baba ayrılığının çocuğun mutsuzluğunun en başta gelen ve
kesin sebebi olduğu bilinmektedir. BOŞANMAKTAN VAZ GEÇMELİ Mİ? Yukarıda yazılanlardan çıkartılacak sonuç, boşanmanın çok kötü ve hiçbir
zaman başvurulma ması gereken bir yol olduğu değildir. Hiç şüphesiz
birlikteliği yürütmenin iki taraf için de imkansız hale geldiği ve beraberliğin
ıstırap kaynağına dönüştüğü bazı durumlarda boşanma kaçınılmaz olur. Böyle bir durum sözkonusu olduğunda konuya çocuklar yönünden daha farklı
bir açıdan bakmak mümkündür. Bir çocuk için çatışma içinde ve sürekli
gerginliğin hüküm sürdüğü bir aile ortamında yaşamak yerine ayrı yaşayan bir
anne ve babanın çocuğu olmak daha iyidir. Burada anne ve baya önemli görevler düşmektedir. Bunların başında çocuğun
yanında - eşini kötülememek- gelir. Çocuk kaç yaşında olursa olsun anne ve
babasının - iyi insanlar- olduğuna inanmaya ihtiyacı vardır. Bu inancı ne
pahasına olursa olsun sarsmamak gerekir. BOŞANMADAN ÖNCE Boşanma süreci bireylerin tutum, değer ve tercihleri arasında ya da
eşlerin evlilik öncesi beklentileri ile evlilik sonrası
karşılaştıkları gerçek durumlar arasındaki farkın (kriz) ne kadar
başarılı ölçüde tolere edip edilmediği ile ilgilidir. Eğer krizler atlatılamazsa evlilik sorunlu zemine doğru kaymakta ve ilşki
sürekli çatışmalı halde çekilmez duruma gelmekte ve boşanmayı akla
getirmektedir. Boşanma, kişinin sadece bir başka kişiyle birlikteliğini noktalaması
anlamının çok ötesinde, karmaşık sonuçlar veren ve kişiyi hayatın her
alanında yeni bir uyum yapmak zorunda bırakan bir durumdur. Bu sebeple, eğer
durum buna uygunsa eşlerin bir süre ayrı yaşamayı denemeleri, kararlarını bir
kez daha gözden geçirme imkanı vermesi açısından yararlıdır. Bu süre içinde
tarafların birbirleriyle olan ilişkilerini en alt düzeyde tutmaları veya
mümkünse hiç görüşmemeleri de yerinde olur. Eşlerin bir süre ayrı yaşamaları, onlara başkalarına veya karşılarındaki
kişiye 'bir şeyleri' ispat etmek için verilmiş acele boşanma kararlarının
sakıncalarını düşünmek imkanı tanıması açısından yararlı olabilir. Bu süreçte
ise, ilişkinin boşanma ilişkisi olup olmadığı konusunda karar vermek adına bir
uzmandan yardım alınması faydalı olacaktır. BOŞANMADAN SONRA Bütün bu anlatılanlardan sonra, beraberliği sürdürmenin iki taraf için de
imkansız olduğunun anlaşılması üzerine alınacak ''ayrılık'' kararının hızla
uygulanması çok yerinde olur. Çünkü boşanma durumunun ve bunu ortaya çıkaran
gelişmelerin iki taraf için de 'uzayıp gitmesinin' kronik bir stres doğurması
ve olumsuz duyguları pekiştirmesi kaçınılmazdır. İşlerin bu noktaya varmasından sonra yapılacak olan, yeni şartlara hızla
uyum sağlamaya çalışmaktır. Bu amaçla en başta eski ile ilgili, kendi kendine
düşünce düzeyindeki hesaplaşmalardan, ortak dostlar arasındaki sonuç vermeyecek
tartışmalardan uzak durmak yerinde olur. Kişi geçmişe hayıflanmak yerine,
hayatla ilgili şanslarını gözden geçirmeli ve bu şansları kullanmaya
yönelmelidir. Hiç şüphesiz insan, ne kadar gençse bu şanslar o kadar fazladır. Ancak
unutmamak gerekir ki, insanın hayattan bekledikleri ve zevk aldığı konular her
yaşta değişmektedir. Bu sebeple insanın kaç yaşında olursa olsun, hayat
karşısında daima şansı vardır. Önemli olan en başta bu şansları kullanmaya
karar vermesi, daha sonra da bunu uygulamak üzere harekete geçmesidir. Muhakkak ki, böyle bir davranışa yönelmek her zaman çok kolay olmaz.
Unutmamak gerekir ki, çıkış yolu sadece ve sadece bu yöndedir; hayıflanmak,
üzülmek ve suçlamakta değil! Kişinin bütünüyle geçmişin olumsuzlukları ile
kuşatıldığı ve yeni bir hayata başlamakta güçlük çektiği bu dönemlerde bir
uzman yardımı almakta yarar olacaktır. Alınacak uzman desteği ; boşanma öncesi,
sırası ve sonrasında bu süreçlerin daha az zorlayıcı olmasını sağlayacaktır. NESRİN ÖREK Aile ve Çift Terapisti - Cinsel Terapist 0505 767 58 85 #Cinsel #Terapist #Nesrin #Örek #Kimdir #Cinsel
#Terapi #Merkezi Vajinusmus Nedir Tedavisi Nasildir? #Vajinusmus #Video
nesrinorek@yahoo.com
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Yazarın diğer yazıları
ERKEKLERDE GÖRÜLEN CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI
- 01/02/2018
A. Cinsel İstek Bozuklukları - Cinsel İsteksizlik -Cinsel Tiksinti Bozukluğu Hiperseksüalite
Cinsel isteksizlik nasıl ele alınmalı ve tedavi edilmelir?
- 01/02/2018
Cinsel isteksizlik nasıl ele alınmalı ve tedavi edilmeli?
Eşlerin cinsel istek düzeyleri belirgin olarak farklı olduğu zaman ilişkide sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu durum eşler arasında yanlış anlamalara ve ciddi çatışmalara yol
Bir Kaçınma ve Erteleme Hastalığı VAJİNİSMUS
- 30/01/2018
Vajinismus geleneksel olarak “psikofizyolojik” bir bozukluk olarak tanımlanır. -Doğru olan bu tanının konması için bozukluğun sürekli ya da yineleyici bir biçimde görülmesi gerekir.
Cinsel Kimlik Gelişiminde Aile Tutumunun Önemi
- 30/01/2018
Cinsel Kimlik: Bireyin kendi bedenini ve benliğini, belli bir eşeylik (cins) içinde algılayışı, kabullenişidir. Kişi kendini; erkek, kız , ya da eşeysiz, her iki cins olarak algılar.