Ekrem Çulfa
UYUMLU İLİŞKİLERDE ANAHTAR KİLİT İLİŞKİSİ Psikoterapötik yaklaşımlardan birisi olan Transaksiyonel
Analizci Yapıya göre, bir birey, diğer bir bireyle iletişime girerken, iki
egonun karşılıklı ilişkisinden bahsedilir. Bu kuram, Eric Berge tarafından geliştirilmiştir. Berge,
Freud'dan çok etkilenmesine rağmen, geliştirdiği kuram psikanalitik kuramdan
farklıdır. Transaksiyonel Analiz kuramının diğer insancıl kuramlardan
ayrılması, sosyal psikoloji ve bireyle ilgilenmesinden kaynaklanmaktadır.
Yaklaşım, kişilik kuramında "çocuk", "anne-baba",
"yetişkin" ve "benlik durumları"nı kullanır. ”Öyle zamanlar olur ki, karakterimin değişik parçalarına
şaşkınlıkla bakarım. Bir sürü insandan oluşmuşum gibi gelir. Ve o anda olduğum
kişinin önde olduğunu bir süre sonra da olduğum kişinin yerini bir başkasına
bırakacağını bilirim. Ancak gerçek olan hangisidir? Hepsi mi, yoksa hiçbiri
mi?” SOMERSET MAUGHAM Bu yazı transaksiyonel analizin temelde ne olduğunu
açıklamak ve bu yöntemin günlük hayatta nasıl kullanıldığını dair bir fikir
vermek için derlenmiştir. Normal şartlarda bir birey, başka bir insanla iletişimde
değilse tek ego varmış gibi kabul edilir. Bu yaklaşıma göre birey, başka bir bireyle iletişime
girdiğinde ego yapısının farklılaştığı görülür. Günlük hayatta, ailemizin
yanında, iş hayatında ve ya aşk ilişkisinin içinde bambaşka insanlarmış gibi
hareket eder bulabiliriz kendimizi. Hatta bazen farklı her insanda, farklı bir
tarafımız canlanıyormuş gibi hissedebiliriz. Her insanda ego benlik, 5 yaşından sonra üç şekilde var
olmaktadır: 1- Ebeveyn Egosu 2- Yetişkin Egosu 3- Çocuk Egosu Her birimizin kişilikleri bu üç ego durumundan oluşur,
bunları daha da kapsamlı açacak olursak insan ilişkilerinde ki etkisini daha
iyi anlayabiliriz. 1) Ebeveyn
ego durumu: Öğrenilmiş yaşam kavramı, (Uyarılar,kurallar,kanunlar ) Ebeveyn ego durumu ailemizden veya bize bakım verenlerden
öğrendiğimiz ya da ödünç aldığımız bir dizi düşünce, duygu ve davranıştır.
Mantık içermez, adeta bir bant kaydı gibidir. Kendi içinde ikiye ayrılır: a) Eleştiren
Ebeveyn: Ailemizden öğrendiğimiz önyargılı düşüncelerden ve inançlardan oluşur. b) Koruyucu/Kollayıcı
Ebeveyn: Bakım veren taraftır. Yumuşak, sevgi dolu, izin verici, destekleyici,
güven ve cesaret verici ego durumudur. Bu ego durumunda hem işimize yarayan hem de yaramayan
bilgiler vardır. Önemli olan işe yararları tutup, yaramayanları değiştirmektir. 2) Yetişkin
Ego Durumu: Düşünülen kavramlar (Öğrenilenlerin test edilip keşfedilmesi) Bilgisayar gibidir, bilgi işlem merkezimizdir. Burada ve
şimdiye tepki olarak verilen düşünce ve davranış örüntüleridir. Varolan veriyi
çok net bir şekilde görür ve problemleri gerçeklere dayanarak çözümler. 3) Çocuk Ego
Durumu: Hissedilen yaşam kavramı, (Duygular ) Çocuklukta var olan duyguların, düşüncelerin, hislerin
tekrarlandığı ego durumudur. Bazen bu ego durumu yetişkin hayatlarımızda da
ortaya çıkar. Eğer içinde olduğumuz durumun oyun oynamak için güvenliyse
eğlenceli olabilir. Aksi takdirde olayları doğru değerlendiremiyebiliriz. Çocuk
ego durumu ikiye ayrılır: a) Doğal
Çocuk: Hislerinde ve davranışlarında spontandır. İçinden geldiği gibi davranır.
Oyuncu, otantik ve duygusaldır. Keyif ve eğlenceye düşkündür. Yetişkinle
birlikte yaratıcılığın yeridir. Samimi ilişkiler için içimizde ki doğal çocukla
iyi bir etkileşim içinde olmamız önemlidir. b) Uyumlu
Çocuk: Attığı her adımda sanki ebeveynleri onu gözetliyormuş gibi davranır.
Verdiği tepkiler doğal değil ebeveynlerinin isteklerine göredir. Kendi
isteklerini gerçekleştirmez. 1) Başkaları
ne derse onu yapan evetçi uyumlu çocuk. 2) Başkaları
ne derse isyan eden isyankar çocuk. Ego Durumlarını Açıklayıcı Bir Örnek: Küçük bir çocuk kumda oynamaktadır. Bakım veren ebeveyn: “Hadi bakalım oyna ve eğlen!” Eleştiren ebeveyn: “Üsütünü başını pisleteceksin.” Yetişkin: “Bu kum çok ilginç görünüyor. Bir kale
yapabilirim.” Doğal Çocuk: “Wow, kalem ne kadar büyük bir baksana!” Uyumlu Çocuk : “En iyisi üstümü başımı kirletmeyeyim.” İsyankar Çocuk: “Kirlenirsem kirleneyim umrumda değil.”
(Kafasından aşağı bir kova kumu boşaltırken) Normal bir insan günlük hayatını ortalama %60-70 oranında
yetişkin tipte sürdürür. Geriye kalan kısımda ise, şartlara göre ebeveyn ve
çocuk egolarından birini bürünerek yürütür. BU İLİŞKİLER ANAHTAR KİLİT ŞEKLİNDE ÇALIŞIR. İşte işin can alıcı kısmı bundan sonra başlıyor. Sağlıklı insan, "anne baba, çocuk benlik"
durumlarını "yetişkin" benlik durumunun denetiminde kullanabilen
kimsedir. Yani, özerkliğini kazanmış ve bütünleşmiş benlik durumuna sahip olan
kimse ruhsal bakımdan sağlıklıdır. Sağlıklı olan bireyler, her üç benliği
duruma göre kullanırlar. Bizler konuşmalarımızla, mimiklerimizle, ses tonumuzla,
davranışlarımızla o anki egomuzu aktive ediyoruz. Bu otomatik olarak işleyen
bir mekanizmadır. Birçok iletişim kazasının ve beceriksizliğinin arkasında
UYGUN ANAHTAR KİLİT İLİŞKİSİNİN KURULMAMASI YATMAKTADIR. Kişi vermek istediği mesajı karşıya doğru egosuyla vermeyi
bildiğinde, karşısındakinin doğru egosu harekete geçmekte, anahtar kilit
sistemi çalışmakta ve sorunsuz ve uyumlu iletişim kurulabilmektedir. Evliliklerde, ikisi de başlı başına iyi insanlar oldukları
halde, anahtar- kilit denklemini oturtamayıp, mutluluğun kapısını açamayan
çiftler çoktur. Çocuğuna yaklaşımında, uygun egosunu aktive edemeyip, bir türlü
kendi evladıyla iletişim kuramayan ebeveynler de çoktur maalesef. İnsan diğerleriyle doğru iletişim kurabilmek için öncelikle,
kendisi ile kurduğu iletişimin farkında olmalıdır. Kendisi ile kurduğu pozitif
iletişim, diğerleri ile kurduğu iletişimi ve dolayısıyla ileişkileri pozitif
etkileyecektir. Eşi ile, ebeveyn egosu ile iletişime giren bir kadın, eşinin
egosu isyankar çocuk ise muhakkak çatışmaya girecektir. En doğru iletişim, iki
tarafında yetişkin ego benliğini kullandığı durumda gerçekleşecektir. Görünen o ki; yaşamın seçenekleri çoğu insanın
zannettiğinden çok daha fazladır. Değişik durumlarda farklı seçenekleri
kullanabilmek, kişinin daha esnek olabilmesine, iletişiminin zenginleşmesine,
belki de daha eğlenceli bir yaşantısının olmasına yol açmaktadır. İlişkilerimizde, ANAHTAR-KİLİT SİSTEMİNİ HAREKETE GEÇİRMEK
İÇİN, ÖNCE KENDİ YAKLAŞIMLARIMIZI BİR FARK EDELİM. Çiftler arası mutluluğu, aile içi ilişkileri ve huzuru
etkileyen en temel konu pozitif olmak ve iletişimdir” diyoruz. İletişim
yollarını tıkayan, bizi en yakınlarımızdan uzaklaştıran iletişimsizlik nasıl
önlenir, yeni ve işleyen iletişim kanalları nasıl kurulur? Kendimizi nasıl daha iyi duyururuz? Karşımızdakini nasıl daha iyi dinleriz? Birbirimizi nasıl daha iyi anlarız? Keşkeler yerine bugünü nasıl daha gerçekçi değerlendirir ve
yaşarız? İlişki Koçluğu almak ve Etkili İletişimin sihirli
formüllerini kendi üzerinizde etkinleştirmek isteyen dostlar
kuantumkoc@hotmail.com adresinden de benimle iletişime geçebilirsiniz. Randevu için: 5354336620 YÜKSEL KÖKSAL Aile Danışmanı/Kişisel Gelişim Profesyoneli
yukselkoksal10@gmail.com
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Yazarın diğer yazıları
BERTRAND RUSSELL’IN ‘MUTLU OLMA SANATI’ İSİMLİ KİTABINDAN ÇIKARILACAK 6 DERS
- 05/04/2019
Tarihin en büyük filozoflarından Bertrand Russell’ın aykırı kitaplarından ‘Mutlu Olma Sanatı’, ufkunuzu geliştirip bakış açınızı değiştirecek yaklaşımlar sergiliyor. İ
CİNSELLİK KADINLARIN ANLAM DÜNYALARINDA FARKLI BİR KÖŞEYE OTURUR
- 31/03/2019
Modern toplumlarda kadınlar için cinselliğin anlamı da farklıdır.
ANNELİK VE CİNSELLİK İKİLEMİNDE YANLIŞ BİLİNEN KONULAR
- 31/03/2019
Anne olmak isteyen kadınlar farklı nedenlerle doğal ilişki içinde çocuk sahibi olamayabilirler.
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ VE KURTULMA ÖNERİLERİ
- 09/03/2019
Toplumda çok fazla önemsenmiyor ama özgüven eksikliği çocuk yaşlarda başlayıp yetişkin dönemde; depresyon ve sosyal fobi gibi rahatsızlıklara yol açabiliyor.
Pedagojide güvenli bağlanma nedir?
- 22/02/2019
Çocukların kimliklerini oluşturabilmesi, benliklerini tanıyabilmesi ve karakterini zarara uğratacak tehlikelerden korunabilmesi için en önemli yapı güvenli bağlanma köprüsüdür.
DUYGUSAL VE FİZİKSEL İHTİYAÇLARIMIZ İLİŞKİLERİMİZİ NASIL ETKİLER?
- 10/02/2019
İhtiyaçlarımız bizi motive eder, yönlendirir ve harekete geçirir. Var olan enerjimizi ihtiyaçlarımızı tatmin etmek için harcarız.
HAYATINIZIN AŞKINI BULAMAMANIZIN ALTINDA YATAN 5 SEBEP
- 04/01/2019
Hayatınızın Aşkı Diye Bir Şey Aslında Hiç Yoktur
AYNA HASTALIĞI: DİSMORFOFOBİ
- 03/11/2018
Dismorfofobi olarak da bilinen beden dismorfik bozukluğu, dünya çapında sıkça görülen şiddetli bir zihinsel rahatsızlıktır.
BİÇTİĞİNİ BEĞENMİYORSAN EKTİĞİNE BAKACAKSIN
- 27/01/2018
Geçen gün yakışıklı bir delikanlı ile tanıştım, 12 yaşlarında olmasına rağmen lise çağlarındaymış gibi olgun ve mükemmel bir delikanlı. Annesi ANA-BABA FARKINDALIĞI eğitimi sınıflarımdan birindeydi ve en heyecanlı öğrencilerimdendi.
Devamı