Ekrem Çulfa
Borderline (sınırda) kişilik bozukluğu nedir? İlk olarak borderline kişilik
bozukluğu olan bir danışanın kendi ağzından nasıl hissettiği ile ilgili yazıma
başlamak istiyorum. “İnsanlar, sınırda kişilik
bozukluğuyla yaşamın nasıl bir şey olduğunu bilmek istiyor. Hiç yaşamıyor gibi
hissediyor ya da muhtemelen çok canlısın. Yükseğin en tepesini ve dibin en
dibini hisseden birisin. Küçük şeylerle kolayca tetikleniyorsun. Birinin
seninle konuşurken saatine bakması, kendini dinlememiş gibi hissettiriyor. Değişiklik
için, olumlu düşünmenizi söyleyen biri sizi görünmez hissettiriyor. İntiharın
korkaklar için olduğunu söyleyenler, sana anlaşılmamış hissettiriyor.
Kendinizi, biraz normal yaşıyor ve bir gün bile mutlu bulsanız bir şey sizi
tetikliyor ve yakındaki her şeyi çabucak terk ediyorsun. Sana yakın olan her
şeyi. İlişkiler en zorudur. Kendinizi, en çok sevdiğiniz insanları sürekli
itiyor bulursunuz. Kafanın içinde sesler çığlık atarken, durmak istersin ama
yapamazsın ve yavaş yavaş en çok değer verdiğin ilişkileri yok etmeye
başlarsın. Bazen kendinizi bir yük olarak görürsünüz. Herhangi birinin seni
sevebilmesi ise imkansızdır. Bazen, çok parlak ve sevildiğini hissedeceksin.
Ancak kolayca karanlığa çalabilir. Küçük, kötücül bir yorum tarafından
tetiklendiğinde öfke vücudunda titreşir ve karanlığı kendin kontrol etmek için
çabalarsın. Acıyı kontrol altına alabilmek ya da hayatta olduğunu kanıtlamak
için vücuduna zarar verebilir ve bunu hakettiğini söyleyebilirsin. Taşımakta
olduğun, yaşamak istemediğin ile ilgili sürekli ve sabit bir düşünce vardır.
Bazen sıcak bir battaniye gibi hissettirir. Bazen de bir kabusta sıkışmış
hissedersin. İnsanlara güvenmek zordur. Gerçek seni göreceklerine dair bir
korku olabilir. Karanlık seni sevilmediğine inandırır. Gerçekte kim olduğunu
bilmek için mücadele edersin. Gerçekten nasıl hissettiğinizi ifade etmek
zordur. İlişkilerinizi, fırsatları yok eden kasırga gibi görünmeye başlarsınız.
Bu dünyanın sana karşı olduğunu hissettirebilir ve bunların senin başına
geldiğini. Kasırga başladı mı ulaşılman çok zor. Karanlık bir ormanda pusulası
olmayan bir savaşçısın ve gerçek düşmanın kim olduğunu bile söyleyemeyecek
kadar acizsin. Asla güvende hissetmezsin. Karanlık güçlenmeye başladığında
kendini ve izlerini yok etmeye başlarsın. O halde iki seçeneğin olur. Yardıma
ulaşabilirsin ya da intihara kalkışabilirsin. Ama bir borderline olarak
direniyorsun ve tekrar deniyorsun. Acıyı öylesine derinden hissediyorsun ki onu
bastırıyorsun. Umut, sevgi ve merhamet arıyorsun. Ben bir sınır kişiliğim. “ Yoğun öfke, dürtüsellik, intihar
düşünceleri… Borderline kişilik bozukluğu çok
sık bir şekilde karşılaştığımız ama çok da fazla bilinmeyen bir rahatsızlık.
Borderline kişilik bozukluğunun en temel sebeplerinden bir tanesi aslında
çocuğun kendi benliği ile bir bölünmüşlüğün olmuş olması olarak
değerlendiriliyor. En önemli etkenlerini ise dört alanda sınıflayabiliriz; Duygusal Alan: Öfke, kaygı, pişmanlık, abartılı
duygular… Duygusal alanla ilgili bozukluk
vardır. Bu kişiler aşırı irritable yani bir anda öfkelenebilirler. Bir anda bir
insanı göklere çıkarabilir bir anda yerlebir edebilirler. Yani o yüzden hayat
onlar için ya siyah ya da beyazdır. Aşırı kaygılı olabilirler. Bir anda
öfkelenmeleri bile impulsif dediğimiz ani ve dürtüseldir. Yapılmış olan çoğu
şeyi yaptıktan sonra aniden pişmanlık hissedebilirler. Birisine bağırıp çağırıp
birisine saldırıp farklı şeyler yapabilir ama bir taraftan da aşırı pişmanlık
hissedebilirler. Bu tip kişilerin muhteşem hedefleri vardır ve her şeyi
yüceltmeye çok bayılırlar. Genelde bize gelen hastalarımız der ki hayatımda
gördüğüm en mükemmel psikolog sensin. Ama ben derim ki “beni bu kadar mükemmel
olarak bilmeyin eğer bu kadar mükemmel olarak bilirseniz yarın bir gün inanın
bunun sonucunda yerlebir olma ihtimaliniz var. Beni bu kadar yüceltmeyin”. Davranışsal Alan: Yeme bozuklukları, alkol ve
uyuşturucu bağımlılığı, kendine zarar verici davranışlar, dürtüsel cinsellik,
manipülatif intihar girişimleri, kıskançlık (öfkeli bir kaygı olarak duygu
alanına da alabiliriz)… Genelde borderline kişilik
bozukluğunun duygu alanı dışındaki en büyük problemlerinden bir tanesi ise
davranışsal problemlerin olmasıdır. Davranışsal problemlerin içinde en büyük
problem yeme bozuklukları, alkol ve uyuşturucu problemleri, kesme, biçme, jilet
atma, sigara söndürme gibi çok sayıda kendine zarar verici davranışlar
sergileyebilirler. Bir taraftan yine davranışsal problemler cinsel ilişkiler,
önüne gelen ve tanımadığı çoğu insanla bir anda cinsel isteği geldi diye ve
cinsellik olacak diye sadece o insanda bir sevgi görebilmek için bir gecelik
ilişkiler yaşayabilirler. Bir taraftan özellikle intihar düşünceleri var.
Manipulatif intihar dediğimiz insanlara gözdağı vermek, ders vermek ve içsel
öfkesini dürtüsel bir şekilde aniden yaptığı intihar girişimlerini çok sık
görürüz. Bunların sonucunda pişmanlık olacak olmasına rağmen genelde iş işten
geçer. Düşünsel alan: Kıskançlık (kıskançlık öfkeli bir
kaygı hali olduğu için duygusal alana da alınabilir), ya hep ya hiç tarzı
düşünceler, aşırı kuşku (paranoya), reddedilme terk edilme korkusu… Bozuk alanlardan düşünce boyutuna
baktığımızda ise daha çok kıskançlıklar olur. Bence kıskançlık bir taraftan
öfkeli bir kaygı halidir. Bir duygu gibi söylemek daha doğrudur. Ya hep ya hiç
tarzı düşünceler, paranoid düşünceler yani aşırı kuşkulanmalar, kendinin
aldatılacağından başka bir şey olacağından aşırı tedirgin olurlar. En fazla
reddedilmeye ve terk edilmeye karşı duyarlıdırlar. Terk edildiklerinde ve
reddedildiklerinde dünyayı yok bilirler ve çok ciddi bir öfkelenme ortaya
çıkar. Hem karşı tarafı cezalandırırlar hem de kendilerini cezalandırırlar. Bu
nedenle terk edilmelerde intihar davranışı kendine yapılmış bir cezalandırma
davranışıdır. Ya da kendilerine jiletler atarak kendini bir nevi
cezalandırabilirler ve karşı tarafa hayatındaki en büyük eziyeti
çektirtebilirler. Kendilik imajı ile ilgili bozukluklar: Dış görünüşü ile aşırı uğraşma,
yeme bozuklukları, ilişkilerde bağımlılık, yüzeyel kişisel ilişkiler, yalan
söyleme (insanlarda hayranlık uyandırmak için), nesne sürekliliğinin olmaması
(iş, aşk, arkadaşlık ilişkileri değişken) Bunun dışında dördüncü alan
kendilik imajı ile ilgili bozukluklardır. Buda genelde vücutlarında bir sivilce
çıkacak olsa bile saatlerce uğraşabilirler. Zayıflayabilirler, diyetler
yapabilirler. Kendilik imajları ile ilgili sürekli uğraşırlar. Dolayısı ile sürekli
kilo aldım kilo verdim gibi vücutları hakkında takıntı yapabilirler.
Güvensizlikler çok sıktır. İlişkilerde aşırı bağımlı bir duruma da
girebilirler. Kişiler arası ilişkiler çok yüzeyeldir. Genelde ilişkileri çok
harika gibidir ama derinine baktığınızda ya hep ya hiç tarzındadır. “Hayatımda
gördüğüm en mükemmel kişisin, biz acayip iyi anlaşıyoruz, aşık olduk hemen
evleneceğiz” gibi hızlı ilişkiye başlayıp sonra “ayrıldık, mahfoldum, dünyanın
en kötü insanıymış” deyip uçlarda
gezebilir. Bunlar ilişkileri bozan davranışlardır. Bir taraftan da sürekliliğin
olmaması en büyük özellikleridir. Bir nesne sürekliliği yoktur. İş hayatlarında
problem olur, ilişkileri problemlidir, biriyle çıkarlar, nişanlanırlar,
evlenirler, ayrılırlar hep inişli çıkışlı bir hayatları vardır. Çünkü
temellerine baktığımızda 2 ile 4 yaş arasında ailelerinde genelde anne ve baba
ile ilişki bozuklukları olabiliyor. Babaların terk etmesi gibi olaylar
neticesinde çocuğun kendi egosundaki birleşme bir türlü olmuyor. Bir şeyler
ayrık kalıyor ve içsel öfkesi sürekli olarak kalıyor. Cinsel tacizler bu
insanlara çok sık olur. Bazen abartılı bazen ufak tatlı yalanlar ve zararlı
yalanlar görürüz. Sınır kişilikte fantazisel yalanları da çok sık görüyoruz.
Hayatın merkezinin kendi olduğundan bahsederek olayları abartılı şekilde
anlatıp insanlarda hayranlık uyandırmak için yaptıkları olayla çok bağlantısı
olmayan bazı hikayeler anlatabilirler. Bunu karşısındaki insanları kendisine
hayran bırakmak için yapar. Dolayısı ile sınır kişilik
bunların hepsine baktığımızda çok ciddi bir problem olarak karşımıza çıkıyor.
Kendilerine zarar verme davranışları her yerini kesip yerler kan içinde kalınca
ancak kendilerinin disosyasyonlarının (çoklu kişilik) çözüldüğünü ve
kendilerini fark ettiklerini görüyoruz. Çok ciddi bir problem olan borderline
kişilik bozukluğu cinsel taciz, 2-4 yaş arası anne baba ilişkileri, evden anne
ve babanın ayrılması, çocuğu başka birisinin büyütmesi, bizim gördüğümüz dikkat
eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların küçük yaştan itibaren
gerçekten doğru tedavi edilmiyor olmalarında kendileriyle olan kişilik
yapılarına oryantasyonunda bozukluklar ortaya çıkıyor. Benim kişisel olarak
gördüğüm olay ise reddedilme davranışı. Geçmiş süreç içerisinde
arkadaşlarının kendisi ile dalga geçmesi, guruplardan atması, dayak yemesi,
farklı şeylerle maruz kalma gibi travmalarla karşılaşmak bile çocukların bu tip
şemalar oluşturmasına neden oluyor. Tedavisi öncelikle kişinin bize
gelmesidir. Sosyal çevresinin, ailesinin desteği de bu konuda çok önemlidir.
Sınır kişiliğin ne olduğunu, özelliklerini, ona nasıl davranılması gerektiğini,
nasıl davranılmaması gerektiğinin bir uzman tarafından öğrenilmesi,
yakınlarının daha bilinçli olması, borderline kişinin yalnız olmadığını
hissetmesi hem sınır kişilik için hem de yakınlarının kendi ruh sağlıkları ve
uyumları için çok faydalı olacaktır. Ayrıca tedavi sürecini de kısaltacaktır.
Bu ciddi bozukluk için ne kadar erken zamanda bir uzmana danışılırsa, tehlikeli
ve dürtüsel davranışları (intihar, kendine zarar verme, madde kullanma vs)
yapma riski o kadar az, iyileşme süreci o kadar hızlı olur. Uzm Kln Psk Sabiha IŞIK
sabihaisik@outlook.com
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Yazarın diğer yazıları
Antisosyal Kişilik Bozukluğu
- 28/06/2022
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu
- 24/06/2022
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin
Göç’ün Psikolojisi ve Sosyolojisi
- 21/06/2022
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer;
1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi
- 17/06/2022
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde onlar
Çocuklarda davranış bozuklukları ve çalma davranışı
- 14/06/2022
Çocuklarda davranış bozuklukları ve çalma davranışı
Bir davranışı problem olarak değerlendirmenin belli objektif ölçüleri vardır. Davranışın değerlendirilmesi sırasında
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır?
- 07/06/2022
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim.
Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba ilişkisi, çocuğu
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi
- 03/06/2022
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve taklit e
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek
- 31/05/2022
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g
İstediğini ağlayarak yaptırmaya çalışan çocuğa nasıl davranmalıyız? Ödül ve pekiştireç yöntemi nası
- 24/05/2022
Bebek doğduğu andan itibaren ağlamaya başlar. Konuşamadığı için acıktığında, bir yeri ağrıdığında, tuvaleti geldiğinde, herhangi bir rahatsızlık durumu yaşadığında kendini başka türlü ifade edemeyeceği için ağlar. Ağladığında anne gider ve bir sorun
Devamı